‘Tek Kişilik Düet’ Olur mu?
Henüz kesin nedeni bilinmeyen, merkezî sinir sisteminde tutukluğa neden olan ve bağışıklık sisteminin bir şaşkınlığı gibi ifade edilebilecek MS (Multiple Scelerosis) Hastalığı halen kesin tedavisi bulunmamakla birlikte, bugün artık ‘kontrol edilebilir’ hastalıklar arasında sayılıyor. Yani, bugün bu hastalığa yakalanmış olan kişinin hastalığı belli bir noktada durdurulabiliyor. Ancak, ne yazık ki, bu gelişme, gene de bu hastalığa yakalanmış olan kişinin tümüyle sağlıklı bir insan gibi yaşayabilmesini mümkün kılamıyor. MS hastalığı, hastayı ölümle değilse de, yaşamını ciddi ölçüde kısıtlamakla tehdit ediyor ve fiziksel açıdan kişinin bir çok şeyi yapabilme becerisini, ya da rahatlığını ortadan kaldırıyor ki, buna bir de hastalığın neden ortaya çıktığının bilinmemesi keyfiyeti eklenince, hasta psikolojik tepki içine giriyor. Sanıyorum, hastalığın hiç olmazsa bir noktada durdurulabilmesi dahi gündeme gelmeden önce yazılmış olan ‘Tek Kişilik Düet’de, oyunun kadın kahramanı, MS hastası Stephanie Abrahams’ın dramı da bu noktada başlıyor.
Çocukluk ve gençlik yıllarının büyük bir kısmını, müzisyen olabilmek adına özellikle babasına karşı çok ciddi bir savaş vererek geçirmiş, nihayet bir keman virtüözü olmuş ve ünlü bir kompozitörle bir aşk evliliği yapmış biri olarak Stephanie Abrahams, bu hastalıkla yaşamayı öğrenme sürecini, diğer MS ’li kişilere oranla, daha da zorlu bir sınav olarak yaşamak durumunda kalıyor. Bir yandan, her MS hastası gibi kısıtlanan yaşantısıyla başa çıkmaya çalışıyor; bir yandan da, hastalığın, virtüöz bir kemancının yaşantısına getirdiği yoksunluklara karşı koymak için savaş veriyor: artık çalarak yorumlayamadığı müziği öğretmekle yetinmeye çalışıyor. Ancak, yaşamını müzik üstüne kurmuş, müzikle yorumlamış biri için bu yeni yaşam ‘tek kişilik bir düet’e dönüşüyor.Gerçek bir müzik tutkunu olan Doktor Feldmann ise Stephanie’ye bu ‘tek kişilik düet’le yaşamayı öğrenmesi için yardımcı olmaya çalışıyor. Çünkü yaşam, ‘tek kişilik bir düet’e de dönüşse, onu yaşanmaya değer kılmak gerek.........!
Oyunu ilk okuyuşta çok beğenmekle birlikte içimden çevirmek gelmemişti. Sanıyorum, bunun nedeni: başına gelen bu beklenmedik halle hem sıradan bir insan, hem de mesleğine tutkuyla bağlı bir insan olmanın yanı sıra, bir virtüöz sanatçı olarak da savaşmak durumunda kalan çok gerçekçi çizilmiş MS’li hasta ve hastasına yardımcı olabilmek adına kendi insanî boyutunu, meslekî kimliğinin ardına saklamak, ister istemez katı olmak zorunda kalan doktor tablosunun fazlasıyla etkisi altında kalmış olmamdı. Bu ilk izlenim durulunca, ne denilmek istendiğini, yukarıda belirttiğim gibi yorumladım: ‘ yaşam, ‘tek kişilik bir düet’e dönüşse de, onu yaşanmaya değer kılmak gerek.’ O zaman oyunu çevirmeye karar verdim ; umarım, benim için çok keyifli bir çalışma sürecinin uzantısında ortaya çıkan yapıt, sahne üstüne gelmiş haliyle hem beni, hem siz tiyatro izleyicilerini bir kez daha etkiler.......
Çevirmen
Lale Eren Dalsar
Alıntıdır