Devlet Tiyatroları kasasında ....

DEVLET TİYATROLARI KASASINDA NEDEN TEK LİRA YOK?
24 Haziran 2007 günü yayınlanan Hürriyet Ankara ekinde, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin ile yapılan röportajdan öğreniyoruz. "Devlet Tiyatroları kasasında tek kuruş yok!" Bu bütün bütçe kalemlerinin "0" olduğu anlamına geliyor. Ne demek? Şu demek, Devlet Tiyatroları’nda 22 Ağustos 2005 de yasalara ve teamüllere aykırı olarak yapılan uygulama ile bir genel müdür vekilesi atanarak, kurumun sağlıklı işleyişine ve mesleki geleneklerine saldırıda bulunulmuştur demek. Bu saldırının sonucunda da kurumun düşürüldüğü durumun resmidir demek ! Devlet Tiyatrolarının 22 Ağustos 2005 den önce, gazetelerin son sayfalarına, tam sayfa ilan vererek önce 500 merkeze, sonra 6oo merkeze, "Bu yaz siz nerede iseniz biz oradayız" teması ile turneler düzenlediğini hatırlayalım. O turnelerin başlangıç tarihleri işte tam bu aylardı!
O aylarda kurumun söz konusu turneleri düzenlemek, gazete ilanlarını verecek, gelecek sezonun koordinasyon toplantısını düzenleyecek, müdürleri, üniversite temsilcilerini, sivil toplum kuruluşlarını Ankara'ya çağıracak parası vardı da şimdi aynı ayda kurumun bütçesi ve tüm kalemleri nasıl "SIFIR" bunun cevabını kim verecek?

Müfettişler, ısmarlama suçlar yaratıp eski genel müdürü istek üzerine suçlarken, ortada elle tutulur, gözle görülür bir şekilde SUÇ dururken, bakalım konuyu nasıl değerlendirecekler?

İstenirse, bu somutlukta daha çok yönetim suçu, beceriksizlik ve kasıt nedeniyle yapılmış hatalar ve belki de bilerek ve isteyerek yapılmış yanlış uygulamalar bulacaklar.

Yeter ki, Lemi Bilgin için suç bulma konusunda iştahlı oldukları kadar iştahlı ya da en azından kurumu ve onun teamüllerini anlama ve koruma korusunda kendilerini yansız ve vicdanlı bir sorumluluk içerisinde hissetsinler.

Şimdi, düz mantıklı, son derece sıradan bir vatandaş bile bu kurumu tanımayan, kurumun çıkarları için değil de kendi hırslarına bu kurumu alet edenin kim olduğunu anlamaz mı?
Sayın bakan, hala anlamamakta ısrar ediyor. Eski genel müdür davalarını kazandığı için yargıyı suçluyor. Kendi atadığı genel müdür vekilesi görevden ayrılırken de, kuruma vekilenin vekili genel müdür yardımcısı vekilinin önerisi ile başrejisör atıyor.Yine inatla, teamüllere ve vicdan hukukuna aykırı adil ve dürüst olmayan bir atama yapıyor. Çünkü başrejisörlük bu kurumun en önemli sanatsal makamlarından birisidir. Bu makama atanacak kişi tiyatro sanatında kendisini başarıları ile kanıtlamış, meslektaşları tarafından da bu başarıları kabul edilmiş kişiler arasından atanır. Atanış şekli de genel müdürün önerisi ve bakanın onayı ile olur. Oysa ortada bulunmayan bir genel müdür vekilesine vekalet eden bir genel müdür yardımcısı vekilinin önerisi ile olmaz. Bu etik değildir. Böyle uygulamalar ile Devlet Tiyatrolarını köklü sanatsal geleneğine, meslek içi hukukuna ve bağımsızlığına darbe vurmak isteyenler, yanlış yolda olduklarının bilincinde olmayan, öz eleştiri yaparak eksikleri olduğunu fark etmeyen, kişisel komplekslerini devlet yönetme adaletinin üstünde, makamları görev yeri değil çıkar yeri olarak gören kişilerdir. Kendi liyakatsizliklerini, siyasal iktidarlar üzerinde amca, yeğen ilişkileri, uzaktaki bir dostun bakan üzerindeki nüfuzunu kullanması ile sanat kurumuna torpille yönetici olmayı "çıkar" zannedecek kadar bilinçsiz kişilerin "sanatçı" olarak anılması söz konusu olabilir mi? Bu uygulamalarla, Cumhuriyet kültürünün bu köklü sanat kurumunu yıpratacağını düşünmeyen kişiler, ortada bu kurumlar kalmayınca ne yapacaklar?
Devlet Tiyatroları’nı bu duruma düşürenleri, bu durumlardan fırsatçı bir şekilde yararlanmak isteyenleri, tarih adına uyarıyoruz. Yaptıklarıyla kurumumuza zarar verenler, onu yıpratanlar, tarih ve insanlık sizi bir gün yargılar, bundan hiç kuşkunuz olmasın!

TOBAV YÖNETİM KURULU